Pazar, Eylül 09, 2012

İncir Kuşları / Sinan Akyüz


Bosna Savaşını anlatan bu kitabı çok umutlu almıştım. Okuduğum güzel yorumlar etkili olmuştu. Ancak kitapta aradığımı bulamadım. Kitap kötü olduğu için değil. Sanırım benim bu konudaki fazla araştırmalarım sayesinde çok farklı, çok dikkat çekici olaylar arıyorum. Birde geçen sezon TRT'de yayınlanan Mavi Kelebekler dizisini izliyordum. Konu biraz tanıdık geldi, heyecanlanamadım. Ama çevremde okuyanlardan güzel tepkiler alıyorum. Kendime bağlıyorum bu sorunu da :)

Başkarakter olan Suada müslüman genç Tarık ile beraberdir. Ancak konservatuardan Vukadin'de Suada'ya aşıktır ancak aşkına karşılık bulamaz. Savaş başlayınca Suada Vukadin'in eline esir olarak düşecek ve hikaye burda başlıyor. Okumakta fayda var :)


Arka Kapak

Sinan Akyüz'den Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!

Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi...

Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları'ndan çıkan İncir Kuşları'nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada'nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor.

Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı...

Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada'nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde "savaşı ve şiddeti", savaşın içinde de "aşkı ve inancı" ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı'nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor. 

Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp'tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada'ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise "Kalbimde iki kişiye yer yok" cevabını almıştı.

Takvim yaprakları 6 Nisan 1992'yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere... Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu.. Sonra da kader onu bir zamanlar 'hayır' dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış "Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?" demişti.

Modern zamanlarda Avrupa'da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder