Pazartesi, Aralık 09, 2013

YORUM: Ayaklı Bela/Jamie McGuire


Orjinal İsim: Walking Disaster
Yazar: Jamie McGuire
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa: 458
Çevirmen: Boran Evren
Baskı Yılı: 2013

Öncelikle okumak isteyenlere önce Tatlı Bela'yı okumaları gerektiğini belirtmek istiyorum. Ancak iki kitap arasından biraz zaman geçsin ki daha fazla keyif alabilesiniz çünkü aynı hikaye farklı kişilerin ağzından anlatılmakta, özü aynı :)

Ayaklı Bela Travis'in annesinin ölümüyle başlıyor. Annesinin ona ölmek üzereyken peşinden koşması gereken kızı tarif ettiğini ve Travis'in o kızın Abby olduğunu anlamasıyla ilerliyor. Tatlı Bela'dan ayrılan tek yer kitabın sonsözüydü ve çok başarılıydı bence :) Ayaklı Bela Abby ve Travis'in 11 yıl sonraki evlilik yıldönümlerinin olduğu gün bitiyor. Travis-Abby çiftinin 11 yıl sonraki hallerini bence tahmin edemeyeceksiniz :)

Tatlı Bela'da hikaye Abby'nin gözünden anlatılırken Ayaklı Bela'da Travis'in ağzından anlatılıyor. Yazarda en sevdiğim şey iki kitapta farklı cinsiyetler açısından olayları anlatabilmesi oldu. Travis'in hikayesini okurken Abby'nin anlattığıyla kıyaslıyor insan sürekli. Abby'nin ağzından olayları okuduğunuzda, Travis acaba niye böyle yaptı gibi bazı sorular oluşuyor o soruların cevabı Ayaklı Bela'da :) Genel olarak iki kitabı da okurken hep gülümseyerek okudum. 

Tatlı Bela'nın yorumu için sizi diğer bloguma alayım. İki blogu güncellemekte zorlandığımdan kitap yorumlarımı artık buradan yazacağım. Yeni kitap yorumlarında buluşmak dileğiyle :)

ARKA KAPAK

Aşıksan başın belada!

Abby Abernathy; geçmişini unutmak için kalkıp uzak bir şehre okumaya gelen, temkinli, kendi hâlinde bir kız. Travis Maddox; hayatını dövüşerek kazanan ve aşka inanmadığı için tek gecelik ilişkilerle avunan bir erkek. Aşk ve bela birbirine hiç bu kadar yakışmadı...

Travis annesinden hayatla ilgili iki şey öğrendi: Aşkı bul. Ve onun için ölümüne mücadele et. 

Bu hikâyeyi biliyorum demeden önce bir kez daha düşünün. Her aşk hikâyesinde iki taraf vardır: Esas oğlan ve esas kız. Tatlı Belada esas kızı dinledik; peki ya, esas oğlan? 

Bir erkeğin aşkı için verdiği mücadeleyi kendi ağzından tüm içtenliğiyle dinlemeye hazır olun...

Salı, Ekim 01, 2013

Eylül Ayı Okuduklarım

Kana kana kitap okuduğum bir ay oldu benim için :)

Rachel Gibson'la başladım. Ancak 5 kitaplık bir seriydi ve ben meraktan tamamını almadan elimdeki iki taneyi okudum :) Biraz saçma oldu ama güzeldi. En kısa sürede diğer kitapları da okuyacağım.



Yaralı Bir Kalbin Derinliklerinde kitabıyla devam ettim :) Eğlenceli bir kitaptı. Bu ara bu da seri ilk kitabı okumalısınız önce :)


Neredesin Benadette ve Tanrıça serisinin son kitabı Tanrıça'nın Mirası ile devam ettim.



Gabriel serisiyle devam ettim :)



Son olarak Tatlı Bela ve Ayaklı Bela ile bu ayı noktaladım.



Her ayın böyle dolu dolu geçmesi ve yeni kitap postlarında görüşmek dileğiyle :) Takipte kalın. Sürprizim çok yakın :)

Çarşamba, Mayıs 15, 2013

MARIA SEMPLE/NEREDESİN BERNADETTE? (TANITIM)


Özgün adı Where'd You Go, Bernadette olan "Neredesin Bernadette" merak ettiğim, en kısa sürede alıp okumayı düşündüğüm bir kitap. Yazarın 2. kitabı ve yayınlandığının 2. haftası New York Times bestseller oldu. Kitabın yayın hakları alınmış ve şu an sinemaya uyarlanıyor. Ama okumanın keyfi bir başka. Nedense kitabı önce okuma taraftarıyım ve genelde filmini izlemem. Bir kere kitaptan sonra film izledim. Kafamda canlandırdığım okurken bayıldığım o kitabın büyüsü bozuldu :) Kitap her zaman önde benim için :) Gelelim kitabımızın konusuna: 

ABSÜRT KARAKTERLERİN AİLE DRAMI

Bernadette… kayıp bir anne.
Bernadette’in kocası Elgie… bir Microsoft dehası.
Bee… onların 15 yaşındaki kızı.
BİR ÇOCUK, BİR ANNE ve BİR BABA
YETERLİ Mİ AİLE OLMAYA?


            Bir anne, bir baba ve bir çocuk, aile olmaya yeterli midir? Yazar Maria Semple, yayımlanmasıyla birlikte çoksatan listelerinin zirvesine yükselen “Neredesin Bernadette” ile bu soruya alışılmışın dışında bir şekilde cevap arıyor. Kitap, bu yıl 18.’si düzenlenen ve kazananın 5 Haziran’da açıklanacağı, eski adıyla Orange, yeni adıyla “Kadın Yazarlar Roman Ödülü”nde finale kalan altı kitap arasında.

Neredesin Bernadette, yazar Maria Semple’ın ikinci kitabı. Semple Saturday Night Show, Ellen gibi popüler programların ve Mad About You ve Arrested Development gibi yayınlandıkları dönem oldukça ilgi görmüş dizilerin de yazarıdır. Absürt karakterler yaratmak konusundaki hüneriyle tanınan Maria Semple, Neredesin Bernadette’te kitaba adını veren sıradışı bir anne olan Bernadette’i okuyucu ile tanıştırıyor. Bernadette geri dönüşüm konusunu kafaya takmış, atılmış malzemelerden ev inşa etmiş ve prestijli ödüllere lâyık görülmüş meşhur ve aykırı bir mimardır. Eski mimar yeni ev hanımı Bernadette, Microsoft’ta üst düzey bir proje yöneticisi olarak çalışan eşi Elgie ve 15 yaşındaki dâhi kızları Bee ile birlikte yaşamaktadır.  Elgie ve Bernadette, Bee’ye tüm derslerden A aldığı takdirde ne isterse yapacaklarını vaat ederler. Bee tüm derslerden A alır ve bunun karşılığında Antarktika’ya gitmek ister. Ailecek yapılacak bu yolculuk telaşında Bernadette birdenbire ortadan kaybolur ve Bee günlerini annesini bulmaya adar.

Neredesin Bernadette’in en ilgi çeken kısmı ise kurgusu. Yazar Semple, kitaptaki tüm olayları;  bu sıradışı ailenin, onların kıskanç komşularının, iş arkadaşlarının ve okul yönetiminin birbirlerine yazdıkları e-postalar, mektuplar, küçük notlar, FBI dosyaları ve hatta faturalar üzerinden anlatıyor. Jonathan Franzen’ın “Bu kitaptaki karakterler acı çekiyor olabilirler, ama Semple ince zekâsı ve hayal gücüyle onların hikâyesini matrak bir hale getiriyor”  dediği Neredesin Bernadette, aslında bir aile dramı olabilecek bir hikâyeyi okuyucuya alışkın olmadığı bir şekilde sunuyor.  Neredesin Bernadette yakın bir zamanda film olarak da izleyici ile buluşacak. 

Sağlam bir kurguya dayalı Bu Kitap e-posta, mektup, F.B.I. raporları, hatta fatura gibi pek çok tazın türünü içinde barındırıyor. Tüm bu türlerin ne denli zekice kullandığını, her bir bilginin nasıl da yaratıcı bir şekilde gözler önüne serildiğini görebilirsiniz elbet ama bunu yapabilmek için önce kahkahalarınıza bir ara vermeniz gerekiyor.” -The New York Times

Yaratıcılık ve anne-kız ilişkisinin gücü sıradışı bir anlatımla birleşiyor ama okur romanı okurken bunu fark edemeyecek denli eğleniyor olabilir tabii…” -The Oprah Magazine

İnanılmaz eğlenceli… Semple, çocuklarını özel okullara gönderen evhamlı aileler ve çevre bilincine kafayı takmış komşularla dolu bir hayattan alaycı bir kesit sunuyor…  -Vogue

Semple bir kadının hayatını oluşturan bileşenleri ve çevresindeki insanların kadınları algılayış şekillerini hayranlık verici bir şekilde anlatıyor.-Publishers Weekly

“Zeki ve yaratıcı olduğu kadar özgün ve içten…” -Gillian Flynn

“Neşeli, matrak ve harika bir kitap ama en iyi yanı bir sonraki sayfada ne ile karşılaşacağınızı asla kestiremiyor olmanız.” -Kate Atkinson

Perşembe, Aralık 20, 2012

Yoğun Çalışma ve Aimee Carter/Tanrıça Serisi

Yoğun KPSS çalışmalarımdan dolayı blogumu ihmal ettim, farkındayım :( En kısa sürede bir düzene oturtacağımı umuyorum :) Bu postu boş geçmemek adına size bir seri önereceğim. Serinin ilk 2 kitabını okudum, 3. kitabı sabırsızlıkla bekliyorum. Fantastik tarz sevenler için mükemmel bir seri. Herkese öneriyorum.

Tanrıça - Aimee Carter (1. Kitap)
Tanrıçanın Savaşı - Aimee Carter (2. Kitap)
3. kitap henüz çıkmadı ama ilk iki kitabı okuyanların merakla beklediğine eminim :)



Pazar, Eylül 09, 2012

İncir Kuşları / Sinan Akyüz


Bosna Savaşını anlatan bu kitabı çok umutlu almıştım. Okuduğum güzel yorumlar etkili olmuştu. Ancak kitapta aradığımı bulamadım. Kitap kötü olduğu için değil. Sanırım benim bu konudaki fazla araştırmalarım sayesinde çok farklı, çok dikkat çekici olaylar arıyorum. Birde geçen sezon TRT'de yayınlanan Mavi Kelebekler dizisini izliyordum. Konu biraz tanıdık geldi, heyecanlanamadım. Ama çevremde okuyanlardan güzel tepkiler alıyorum. Kendime bağlıyorum bu sorunu da :)

Başkarakter olan Suada müslüman genç Tarık ile beraberdir. Ancak konservatuardan Vukadin'de Suada'ya aşıktır ancak aşkına karşılık bulamaz. Savaş başlayınca Suada Vukadin'in eline esir olarak düşecek ve hikaye burda başlıyor. Okumakta fayda var :)


Arka Kapak

Sinan Akyüz'den Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!

Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi...

Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları'ndan çıkan İncir Kuşları'nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada'nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor.

Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı...

Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada'nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde "savaşı ve şiddeti", savaşın içinde de "aşkı ve inancı" ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı'nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor. 

Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp'tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada'ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise "Kalbimde iki kişiye yer yok" cevabını almıştı.

Takvim yaprakları 6 Nisan 1992'yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere... Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu.. Sonra da kader onu bir zamanlar 'hayır' dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış "Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?" demişti.

Modern zamanlarda Avrupa'da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları...