Perşembe, Aralık 20, 2012

Yoğun Çalışma ve Aimee Carter/Tanrıça Serisi

Yoğun KPSS çalışmalarımdan dolayı blogumu ihmal ettim, farkındayım :( En kısa sürede bir düzene oturtacağımı umuyorum :) Bu postu boş geçmemek adına size bir seri önereceğim. Serinin ilk 2 kitabını okudum, 3. kitabı sabırsızlıkla bekliyorum. Fantastik tarz sevenler için mükemmel bir seri. Herkese öneriyorum.

Tanrıça - Aimee Carter (1. Kitap)
Tanrıçanın Savaşı - Aimee Carter (2. Kitap)
3. kitap henüz çıkmadı ama ilk iki kitabı okuyanların merakla beklediğine eminim :)



Pazar, Eylül 09, 2012

İncir Kuşları / Sinan Akyüz


Bosna Savaşını anlatan bu kitabı çok umutlu almıştım. Okuduğum güzel yorumlar etkili olmuştu. Ancak kitapta aradığımı bulamadım. Kitap kötü olduğu için değil. Sanırım benim bu konudaki fazla araştırmalarım sayesinde çok farklı, çok dikkat çekici olaylar arıyorum. Birde geçen sezon TRT'de yayınlanan Mavi Kelebekler dizisini izliyordum. Konu biraz tanıdık geldi, heyecanlanamadım. Ama çevremde okuyanlardan güzel tepkiler alıyorum. Kendime bağlıyorum bu sorunu da :)

Başkarakter olan Suada müslüman genç Tarık ile beraberdir. Ancak konservatuardan Vukadin'de Suada'ya aşıktır ancak aşkına karşılık bulamaz. Savaş başlayınca Suada Vukadin'in eline esir olarak düşecek ve hikaye burda başlıyor. Okumakta fayda var :)


Arka Kapak

Sinan Akyüz'den Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!

Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi...

Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları'ndan çıkan İncir Kuşları'nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada'nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor.

Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı...

Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada'nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde "savaşı ve şiddeti", savaşın içinde de "aşkı ve inancı" ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı'nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor. 

Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp'tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada'ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise "Kalbimde iki kişiye yer yok" cevabını almıştı.

Takvim yaprakları 6 Nisan 1992'yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere... Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu.. Sonra da kader onu bir zamanlar 'hayır' dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış "Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?" demişti.

Modern zamanlarda Avrupa'da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları...

Pazar, Eylül 02, 2012

İki Cami Arasındaki Aşk / Mürvet Sarıyıldız


Bu kitabı gerçekten çok merak ederek almıştım. Bir günde bitirdim. Hikaye şeklinde okunduğu zaman çok güzel. Abartılı yerler olsa da genel hatlarıyla hoş. Ancak yazılanların gerçek olduğu tartışılır çünkü belgelerde böyle bir aşk geçmiyor :) Okurken bunu göz önüne almakta yarar var. Kitaptaki anlatım bozuklukları da gözümden kaçmadı. Dikkat dağıtacak düzeyde anlatım bozukluklarına rastladım. Çeviri kitaplarda böyle şeylere takılmam ama türk eserin bu şekilde okuyucuya sunulması hoş değil. Basımdan ya da yazardan kaynaklanıyor olabilir ama dikkatli olmak gerek :)

Yazar Mimar Sinan'ın Mihrimah Sultan'a aşkını ve bu aşkın değerinin ancak ömrünün sonlara doğru anlaşılması konusunu ele almış. Bu arada şaşırmamanız için bir ek yapayım. sayfaların biri boş biri dolu. Hatalı basılmış sanmayın alırken :)

Kitap Arka Kapak:


18 yaşında kendi arzusu ile devşirilip payitahtta getirilen Sinan, Karaboğdan Seferi sırasında gördüğü Mihrimah Sultan'a aşık olur. Bu aşk, Sinan'a önce Prut Nehrini on üç günde geçilecek köprüyü yaptırır.
Payitahtta dönüşte Mihrimah Sultan'ın evlendirilmesine karar verilir. Sinan ve Rüstem Paşa aday olur. Hürrem Sultan, siyasi nedenlerle kızı Mihrimah'ı Rüstem Paşa ile evlendirir.

Elli yaşında ve evli olan Sinan, bu evlilik üzerine kendini sanatına verir. Sarayın baş mimarı olur. Aşkını payitahtta yaptığı hanlar, hamamlar ve camilere yansıtır. Özellikle de aşkını Edirnekapı ve Üsküdar'da yaptığı iki cami arasına gizler.

Dünyaca ünlü mimar, Mimar Sinan'ın ve büyük aşkı Mihrimah Sultan'ı anlatan sürükleyici bir roman.

Issız Erkekler Korosu / Canan Tan


Öncelikle belirtmeliyim Canan Tan hayranıyım. Tüm romanlarını okumuş hatta üşenmeden her yıl geldiği Bursa Kitap Fuarında kitaplarını imzalatmış biriyim :) Okurken keyif alıp bir çırpıda bitiriverdiğim kitaplar oldu hep okuduklarım. Okudukça üzüldüğüm ya da sevindiğimde oldu. Sonuç olarak okuduğuma hiç pişman olmadım. Son olarak bu yıl çıkan Issız Erkekler Korosu isimli kitabı okudum. Etkileyiciliğin yanında kitapta yer alan Türk Sanat Müziği eserlerine bayıldım. Çoğunu dinledim. Ara ara söyledim :)

Yeni karakterlerin yanına eski romanlarındaki erkekleri de eklemiş. Okudukça eski kitapları da birer birer hatırlatıyor. Pişmanlıkları ve üzüntüleriyle bu erkekler konulu kitap beklediğinizden iyi çıkacak.

Roman Arka Kapak:

Âdemoğlu Pansiyon’da bir fasıl gecesi... Müşterilerin hepsi erkek! Ezilen, horlanan, acı çeken, ağlayan, üşüyen, hatta dayak yiyen erkekler onlar. Her birinin ayrı bir hikâyesi, o hikâyenin içine nakşolmuş ayrı bir şarkısı var. Ve tanıdık birkaç yüz... Piraye’nin Haşim’i, Yüreğim Seni Çok Sevdi’ninMurat’ı ve eskilerin Eylemci’si Vedatda orada. Issız erkeklerden oluşan muhteşem koro eşliğinde şarkılarını söylüyorlar. “Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır!” sözü verenler... “Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,” diye sitem edenler... “Şimdi uzaklardasın,” diyerek hiç dönmeyecek sevgililerine seslenenler... Onların hikâyelerini paylaşırken, şarkılarında da kendinizi bulacaksınız...

Perşembe, Ağustos 09, 2012

Piruze-Şam'da Bir Türk Gelin / Sinan Akyüz


Geçen hafta okuduğum bu güzel kitapla başlıyorum. Sinan Akyüz ismini çok duymama rağmen okumak bir türlü nasip olmamıştı. Bende ilk fırsatta başlangıç yapmak adına bu kitabı aldım. İyi ki almışım diyorum. Okurken heyecanlanır ya insan bu kitapta insana böyle heyecan verip bir an önce bitirtiyor kendini. Benim başlamam ve bitirmem toplam 1 gündü :)

Kısa Özet:
Piruze'nin öyküsü İstanbul, Londra ve Şam'da geçmektedir. Çocukluğunu İstanbul'da geçirir. Babasının görevi dolayısıyla Londra'ya giderler ve ardından Şam'a giderler. İşte Piruze'nin asıl öyküsü burda başlar. Londra'ya dönmek için can attığı yerde aşık olur ve evlenir. İlk başta herşey güzel gitmektedir. Ta ki kayınpederi ölene kadar. Kayınvalidesinin evine taşındıktan sonra işler rayından çıkmaya başlar. 3 çocuğu olmuştur Piruze'nin. Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen çocukları için sabretmeye çalışır. En sonunda Şam'dan kaçıp İstanbul'a gelir ama çocukları Şam'dadır. Çocukları için verdiği mücadeleler sonuç vermez. Yıllar sonra bir sürpriz ile oğluyla karşılaşma fırsatı bulur :)

Bu hikaye böyle kısa değil tabiki, arada çok olaylar geçiyor. Okuyacak olanlara kalsın o derin kısımlar :) Kısaca beğendiğim bir kitap oldu. Yalın bir dille yazılmış ve akıcı bir roman. Hemen arka kapak yazısını da ekleyelim:

"Erkeklere 'Bu evde eksik oları sensin' dediğimizde, adamların yüzleri asılıyor. Biz kadınları, çok film izlemekle suçluyorlar. Keşke evlendikten sonra da ellerimizi tutabilselerdi. Başımızı dizlerinin üzerine yatırıp saçlarımızı okşasalardı. Erkekler evlendikten sonra bunları neden yapmıyorlar? Sahi, bunlar hep filmlerde mi yaşanıyor?"
Derlermiş ki, bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine. Çağlar içinde yankı bulan, eski bir çare ile zincirlidir ötekine.
Yaşadığı acı gerçeklerden kurtulmak için Şamlı bir kocanın elinden Türkiye'ye kaçan genç bir kadının oğullarına kavuşmak için verdiği mücadelenin hüzün dolu hikâyesi, hafızalarınızdan kolay kolay silinmeyeceğe benziyor.
İki Kişilik Yalnzılık, Sevmek Zorunda Değilsin Beni, Yatağımdaki Yabancı gibi çok okunan kitapalrın yazarı Sinan Akyüz'ün kaleminden genç yaşta Şam'da gelin olan Piruze'nin gerçek yaşamöyküsünü soluk soluğa okuyacaksınız...."

Hoşgeldiniz :)


Sonsuz Kitaplık'a hoşgeldiniz. Bu blogta okuduğum kitapları paylaşacağım. Sevdiğim özellikler kadar sevmediğim yönleri de yazacağım. Benim gibi kitapseverleri bloguma bekliyorum. Sizlerde okuduğunuz kitap yorumlarını bana ulaştırırsanız, blogta seve seve yorumlarınıza yer veririm :) Hadi artık başlayalım...